Toplumumuzda maalesef İsevilik (Hıristiyanlık) hakkında birçok yanlış bilgi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de İncil’in bozulduğu veya değiştirildiği iddiasıdır.
Bu iddiadan kısaca bahsedelim:
“M.S. 326 yılında toplanan İznik Konseyi’nde İncil değiştirildi, yüzlerce İncil nüshası arasından dört tanesi seçilip diğerleri yakıldı, İmparator Konstantin İncil’e kendi adını yazdırdı” gibi iddiaları, hiç bir kanıt niteliği taşımayan tarihsel bir belge olmadığı halde, duymak mümkündür.
İddialar kısaca bunlardan ibarettir. Şimdi bu iddianın aksini ispatlayan kanıtlara değinmeden önce İznik Konseyi’nde ne olup bittiğinden bahsedeceğiz.
Bu dönemde Arius isminde İsa Mesih’in kimliği hakkında sapkın öğretiler yayan bir kişi vardı. Bu kişinin öğretileri gerçektende alışılmışın dışındaydı. Arius, İsa Mesih’in elçilerinin öğretilerine uygun konular öğretmiyordu. İşte İznik Konseyi Arius’un yaydığı sapkın öğretilere karşı kilisenin saflığını korumak için toplanmıştı.
İznik Konseyi hakkında akılda kalması gereken önemli nokta, İncil’i değiştirmek için değil Arius’un öğretişlerini değerlendirmek için toplanmasıdır. “Arius, İskenderiye’deki on iki kilise bölgesinden biri olan Baucalis’ten sorumlu deneyimli bir kilise önderiydi… Yaklaşık 318 yılında piskopos Alksandrosla ters düştü. Arius sadece Baba’nın gerçek Tanrı olduğunu, Oğul’un özde Baba’dan farklı olduğunu iddia ediyordu… Sonunda imparator bölünmeyi önlemek umuduyla konseyi Nicomedia yakınındaki İznik’te topladı…” Konseyin toplanış amacı budur.
İlk olarak şunu bilmemiz gerekli, tarihte herhangi bir dönemde yapılmış resmi bir toplantı ya da önemi büyük, konsey dediğimiz evrensel bir toplantı hakkında sağlıklı bilgi edinebilmemiz için o dönemde yaşamış tarihçilerin kitaplarını ve yapılmış olan toplantının ortaya koyduğu sonuç bildirgesini incelemeliyiz. İznik Konseyi tarihsel bir olay olduğu için bu konsey hakkında sağlıklı bilgi edinmek amacıyla tarih biliminin izlediği yöntemleri izleyeceğiz.
İlk olarak gerçekten iyi birer kanıt niteliği taşıyan, İznik Konseyi’nin yapıldığı yıllarda ki tarihsel metinleri inceleyeceğiz. İznik Konseyi ile ilgili bilinen tarihi kaynaklar o konseye katılan ve orada konuşmaları kaydeden Evstatyus, Atanas ve Evsebyus’un eserleridir.
İznik Konseyi’nde İncil ile ilgili çalışma yapılmadığını doğrulayan kaynaklar: Antakyalı Evstatyus’un bir eseri, Atanas’ın “İznik Konseyi’nin Kararları” adlı eseri (İ.S. 350 ile 354 yılları arasında yazmıştır), 369 yılında Kuzey Afrikalı dini liderlere yazdığı bir mektup ve Sezariyeli Evsebyus’un 325 yılında yazdığı mektuptan oluşmaktadır. Aynı şekilde İznik Konseyi Sonuç Bildirgesi’ni incelediğimizde de İncil ile ilgili bir tanım görmüyoruz.
Şimdi ise elimizdeki İncil’in değiştirilmemiş sağlam ve güvenilir olduğuna inanmamızı sağlayan, İznik Konseyi’nin yapıldığı tarihten çok önce yazılmış olan İncil nüshalarından bahsedeceğiz.
- 1920 yılından beri İngiltere Manchester kentinin John Rylands Üniversitesi Kütüphanesi, Yeni Antlaşma’nın şimdiye kadar bulunan en eski kopyasının bir parçasına sahiptir. Bu parça, İ.S. 130-140 yıllarına aittir.
- İsviçre’nin Cenevre kentine yakın olan Bodmer Kütüphanesi’nde çok değerli bir koleksiyon vardır. Bu koleksiyon Yeni Antlaşma (incil) yazarlarının İ.S. 250-300 yıllarına ait olan iki eski kopyasını da içermektedir
- Yeni Antlaşma’nın ilginç bir el yazması nüshası 1933 yılında Fırat nehrinde, Salihiye’deki kazılar esnasında bulunmuştur. İ.S. 235 yıllarına ait olan bu nüsha, Grekçe İncil’in küçük bir parçasıdır
Görüldüğü üzere İncil’in değiştirildiği söylenen 326 yılından daha eski dönemlere ait İncil nüshaları müzelerde sergilenmektedir.
Fakat bu kaynakların yanında İnsanlık tarihi adına 20 yy. en büyük arkeolojik keşiflerinden Ölü Deniz Tomarları vardır. Bu tomarlar İsa’dan önce 150 yılları ile İsa’dan sonra 70 yılları arasında yazılmış Kutsal Yazı metinleridir. Bu kaynaklar ise inanç ibadet ve uygulamalarımızda kullandığımız Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma Bölümünün yani Tevrat ve Zebur’un, değiştirilmediğini ve bugün elimizdekiyle aynı olduğunun tarihsel bir ispatıdır.
Tek başına bile bu kaynaklar elimizdeki İncil’in güvenilir olduğuna dair iyi birer kanıttır. Ayrıca tahribat iddialarının asılsız olduğunu ispatlayan çok önemli bir mantıksal gerçeği sizlere göstermek istiyoruz.
M.S. 326 yılında İncil’in değiştirilmesi imkânsızdı. Çünkü bu dönemde İncil gerçekten çok geniş topraklara yayılmıştı. Mezopotamya’da, Orta Doğuda, Anadolu’da, Kuzey Afrika’da, Güney Avrupa’da ve Orta Avrupa’da kiliseler vardı ve 2. Yüzyılın sonuna kadar başka dillere çevrildi (Süryanice, Kıptî ve Latince).
İznik Konseyi’nden çok daha önceki yüzyıllarda yaşamış olan Hıristiyan yazarların yazdığı metinlerden örneklere baktığımızda elimizde bulunan İncil’in ne kadar güvenilir olduğunu da görüyoruz. Kilise Babaları (İncil’de bahsi geçen havarilerin yaşadığı dönem ve İznik Konseyi’nin yapıldığı dönem arasında yaşayan ve o dönemde ki Hıristiyan kilisenin nüfuzlu teolog ve yazarları; Romalı Klemens, Antakyalı Ignatius ve İzmir’de yaşayan Polycarp vb.) vaazlarında ve eserlerde İncil’den sık sık alıntılar yaptılar. Yani elimizde hiç bir İncil elyazması ve çeviri olmasa dahi sadece Kilise Babaları’nın eserlerinde alıntıladıkları İncil ayetleri ile bütün İncil’i oluşturmak mümkündür.
Sevgili okuyucumuz, kısaca özetlemek gerekirse; İncil’in değiştirildiğine dair tarihte geçerli bir kanıt yoktur; ama elimizdeki İncil’in güvenilir olduğunu, günümüze dek değişmeden ve bozulmadan geldiğini doğrulayan birçok kanıt mevcuttur.
Değerli okuyucumuz son olarak, sizi tüm önyargılardan ve de yanlış bilgilerden uzak bir şekilde tüm evreni yaratan Var Olan, Var Olacak Olan tek mükemmel yaratıcıya giden yolu samimi bir şekilde aramaya davet ediyoruz.
Tanrı’nın Lütfu Sizinle Olsun!
Kaynakça:
- F.F. Bruce-Elimizdeki İncil Sağlamdır-Müjde Yayıncılık
- İskender Cedid-Tevrat, Zebur ve İncil’in Değişmezliği