Bazı insanlar bizlere gelip şöyle güzel ve mantıklı görünen bir hikâye anlatırlar: “İlkin Tanrı Tevrat’ı Hz. Musa aracılığıyla Yahudi halkına yolladı ama etkin olmadığı veya hahamlar onu değiştirdikleri için ardından Zebur’u Hz. Davut’a indirdi, fakat onun geçerliliği bitince Tanrı Hz. İsa aracılığıyla Hıristiyan kavmine İncil’i verdi. Yine insanların İncil’i tahrif etmeleri üzerine Tanrı sonsuza dek kalıcı olacak Kuran’ı Müslüman halkına Hz. Muhammed aracılığıyla yollamaya karar verdi.” İlk başta bunu belirtelim ki gerçek tarih böyle bir iddiayı desteklemiyor. Daha önemlisi, Tanrı gerçekten birbirini geçersiz kılan farklı vahiyler farklı kavimlere göndermiş olsaydı hem kafamızı adeta allak bullak etmiş hem de kendi karakteriyle çelişmiş olurdu. Tevrat ve Zebur (Eski Antlaşma) sadece Musa ve Davut’un yazmış olduğu kitaplardan ibaret değil, bunun dışında, Tanrı’nın esinlemiş olduğu başka peygamberlere ilettiği vahiyleri de içermektedir (Eyüp, Süleyman, Yeşaya, Zekeriya vs.). Eski Antlaşma İsrail halkına gönderilen ve kutsal peygamberlerin yazılarını içeren 39 bölümlük bir bütündür. Ayrıca, bu kutsal yazılar aynı ortak mesajı sürdürmekte ve birbirini geçersiz kılmamaktadır. Hatta peygamberlerin sözlerinin başından sonuna kadar İsa Mesih’i işaret ettiklerini ve İsa Mesih’te tamamlandıklarını güvenle söyleyebiliriz (bkz. Luka 24:25-27; İbraniler 1:1-3). Bu anlamda İncil (Yeni Antlaşma), Kutsal Kitap’ın ilk yarısı olan Eski Antlaşma’yı tamamlamış oldu. Her bir Hıristiyan hem Eski, hem de Yeni Antlaşma’yı Tanrı’nın Sözü olarak kabul eder. İncil’in olduğu gibi, Eski Anlaşmanın yazılarının günümüze kadar bozulmadan geldiğine dair bol tarihsel ve arkeolojik kanıtlar bulunmaktadır.
Kaynak: Hey Gavur! Anlatsana kitapçığı